Adadaki ilk günüm.

31 Ocak Salı
Bugün adaya gelişimin ilk günü. Keşke bahar yada yaz aylarında gelseydim. Ankara' dan sonra daha sıcak olur diye düşünmüştüm ama yanılmışım. Hatta soğuğu daha çok hissediyorum denilebilir. Yerleştiğim pansiyon kaloriferli ama odada kazağımla oturmak zorundayım. Yeterince ısınmıyor. Bu adaya geliş nedenim tatil amaçlı değil. Bir nevi inziva hayatı. Daha önce Karadeniz'e gitmiştim. İnziva hayatından çok kültürel ve sosyal bir gezi oldu. Neredeyse ilçedeki tüm insanlarla tanışmıştım.
İlk gün pansiyona kısa bir yerleşmeden sonra, kendimi sahil yoluna attım. Soğuk havanın ve esen rüzgarın eşliğinde limandaki teknelerin sallanışını izledim. Bazı yatların içinde insanların yaşadığını gördüm. Nasıl olurdu böyle bir hayat diye merak ettim. Sürekli sallanan bir teknenin içinde uyuyabilir miydim acaba. Belki alışınca olur ama bu halimle çok zor.
Ne zevkler var şu dünyada. Kimisi yaylada yaşıyor kimisi dağda, kimisi teknede kimisi çadırda, kimisi ormanda kimisi rezidansta..

Şeytan Sofrası / Ayvalık

Şeytan Sofrası.
Gerçekten çok güzel bir manzara. Deniz ve yeşil.
Şeytan sofrası bu tepenin adı. Bence aşağıdaki manzaraya şeytan sofrası denilmeliydi.

Bu da şeytanın ayağı.

Sütüven Şelalesi

Yıllardır Ankara’da yaşarım, Anıtkabir’e bir kez gittim.
Efes’e 50 km uzaklıkta doğdum büyüdüm, ama oraya da bir kez gittim.
Yıllardır Antalya’ya gideriz, sadece otelde kalır geri döneriz.

Nedense en yakınımızdaki yerleri bırakır, hep en uzağımızı gezmeye çalışırız.
Bu sefer öyle yapmadım. Edremit’eyedik ve buradaki Kaz Dağı Milli Parkı’na gittik.

Kaz Dağı, mitoloji ve efsane dağıdır. Gerçekten, etkileyici bir yer. Oraları gezerken, çok gerilere gidip, buralarda Anadolu’daki bir çok uygarlığın var olduğunu düşünmek çok büyüleyici.

Park’ın ilk girişinde hemen Sütüven Şelalesi var. Her yerde “Suya girmek ve yüzmek yasaktır.” diyor ama kimin umrunda. Su çok soğuk, ama yüzünüzü yıkamadan, saçınızı ıslatmadan duramuyorsunuz. Tabi suyun şifa getireceğini düşünüp, suya giren çok fazla. Ben de o kişilerdenim. Suyun tedavi gücüne inanırım. Özellikle de dağdan gelen bu saf ve temiz suyun, bünyesinde çok iyi bir enerjiyi barındırdığına inanıyorum.

Kaz Dağları, mitolojide Homeros’un İlyada’da bahsettiği İda Dağı’nın ta kendisiymiş. Bir çok efsanelere tanık olduğuna inanılıyormuş.Bunlar;
Yunanlılar’ın İlyada efsanesi
Sarıkız
Emine ile Hasan’ın efsanesi
Kaz Dağı, Yunan efsanelerinde ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer olarak geçmekteymiş.

Hasanboğuldu

Milli Park’ta ilk olarak Sütüven Şelalesi ile karşılaşıyorsunuz. Daha sonra yol boyunca akan sular ve piknik alanları var. Piknik masaları genellikle suyun içinde.
İlk girişte bilet alırken Hasanboğuldu hikayesinin yazılı olduğu broşürü de temin edebilirsiniz.






Sudaki gölgeli ışıklı alanlar ve ağaçların yansıması harika görünüyor.


Köylü pazarı. Kazdağı’ndan toplanmış olan kekik,lavanta vb..otlar.
Biz incir ve zeytin aldık.








Altta Hasanboğuldu gölü.